Obeziteyle Mücadele

En önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezite; genel olarak, bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Normal şartlarda, yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının   %15-18’ini, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un üstüne çıkması obezite olarak tanımlanmaktadır

Sağlıklı bir hayat sürdürmek için, besinlerle alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Besinlerle günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerjinin vucutta yağ olarak depolanması suretiyle obezite oluşumakta ve bu durum kişinin yaşam kalitesini ve yaşam süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Sonuç itibari ile, obezite bir hastalıktır

Hareketsiz veya çok az hareketli bir yaşamın varlığı yanında,   artık günlük hayatımızın önemli birer parçası olan, özel otomobil ve asansör kullanımı gibi teknolojik gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketlerimizi önemli ölçüde kısıtlamak suretiyle obeziteye büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır.

Günümüzde obezite, çocukluk çağının da en sık görülen kronik hastalıklardan biri olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde çocukluk obezitesinin görülme sıklığının son 20 yılda % 6-7’den % 15-16’ya çıktığı bildirilmektedir. Çocukluk çağı obezitesinin yetişkinlik obezitesine yol açtığı ve pek çok kronik hastalık için zemin oluşturduğundan, obezite ile mücadeleye çocukluk çağında başlanmalıdır.

Obeziteye neden olan etkenler tam olarak açıklanamamakla birlikte, aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanısıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla  olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.

Yapılan çalışmalarda, obezite görülme sıklığının anne sütü ile beslenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük oranlarda olduğu, anne sütü verme süresinin, tamamlayıcı besinlerin türü, miktarı ve başlama zamanlarının obezite oluşumunu etkilediği bildirilmektedir

Obezite; vücut sistemleri (endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kas iskelet sistemi) ve psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık problemlerine neden olmaktadır.

Kaynak:http://sakaryahsm.gov.tr/detay/325/obezIte-Ile-mucadele-edIyoruz-.aspx

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir